Stanford Hapishane Deneyi (SHD), psikoloji tarihindeki en ünlü ve tartışmalı çalışmalardan biridir. Psikolog Philip Zimbardo tarafından 1971 yılında gerçekleştirilen SHD, algılanan güç ve otoritenin psikolojik etkilerini bir simüle hapishane ortamında araştırmayı amaçlamaktaydı. Çalışma, insan davranışı hakkında değerli içgörüler sunarken, aynı zamanda etik endişeleri de beraberinde getirmiş ve katılımcıların muamelesi ile araştırma etiği ve uygulanmasına dair tartışmalara neden olmuştur. Bu blog yazısında, Stanford Hapishane Deneyi'ne detaylı bir şekilde bakacak, bulgularını ve sonuçlarını keşfedecek ve psikoloji ve psikoterapi bağlamında önemini tartışacağız.
Stanford Hapishane Deneyi, Ağustos 1971'de Stanford Üniversitesi'nde gerçekleştirildi ve simüle bir hapishane ortamında yer almak için gönüllü olan 24 erkek üniversite öğrencisini içeriyordu. Katılımcılar rastgele olarak ya mahkum ya da gardiyan rolüne atanmış ve araştırmacılar tarafından belirlenen kurallara ve düzenlemelere uymaları istenmiştir.
Simüle hapishane kısa sürede kaosa dönüşmüş, gardiyanlar mahkumlara karşı giderek daha fazla kötüye kullanıcı ve otoriter davranışlar sergilerken, mahkumlar psikolojik sıkıntılar ve aşağılanma yaşamışlardır. Araştırmanın sadece altı gün sonra aşırı ve etik dışı koşullar nedeniyle sonlandırıldığı bildirilmiştir, katılımcılara psikolojik zarar verilmiştir.
Durumsal Faktörlerin Rolü: Stanford Hapishane Deneyi, sosyal roller ve kurumsal yapılar gibi durumsal faktörlerin insan davranışı üzerindeki güçlü etkisini vurgulamıştır. Katılımcıların davranışları, bireysel kişilikleri veya özellikleri değil, atandıkları roller tarafından büyük ölçüde şekillendirilmiştir. Gardiyanlar otoriter roller üstlenmiş ve kötüye kullanıcı davranışlarda bulunurken, mahkumlar itaatkar ve uysal hale gelmişlerdir.
Kimlik Yitimi ve İnsanlığın Yok Sayılması: Çalışma, güç pozisyonundaki bireylerin, aşağılanmış veya ast olarak algılananları kimlik yitimine uğratabileceğini ve insanlığını yok sayabileceğini göstermiştir. Gardiyanlar, mahkumları insan yerine koymamışlar ve onları sadece nesneler veya rakamlar olarak görmüşlerdir. Bu insanlığın yok sayılması, kötüye kullanıcı davranışın ve psikolojik zararın artmasına katkıda bulunmuştur.
Etik Endişeler ve Eleştiriler: Stanford Hapishane Deneyi, bilgilendirilmiş onam eksikliği, katılımcıların iyi olmaları için yetersiz önlemler ve savunmasız bireylerin manipülasyonu gibi nedenlerle eleştirilmiştir. Çalışma, araştırma katılımcılarının muamelesi ve araştırmacıların etik prensipleri ve katılımcı refahını önceliklendirmesi konusunda önemli etik soruları gündeme getirmiştir.
Stanford Hapishane Deneyi, psikoloji ve psikoterapi açısından derin etkilere sahiptir, özellikle güç, otorite ve itaatin dinamiklerinin anlaşılması açısından:
Etik ve Araştırma Davranışı: Stanford Hapishane Deneyi, araştırma tasarımı ve uygulanmasında etik düşüncelerin önemini gösteren bir ibretlik hikaye olarak hizmet etmektedir. Psikologlar ve araştırmacılar, bilgilendirilmiş onam almak, katılımcı refahını sağlamak ve zarar riskini en aza indirmek de dahil olmak üzere katı etik kurallara uymak zorundadırlar.
Grup Dinamiklerini Anlama: Çalışma, grup davranışı ve sosyal etkinin dinamikleri hakkında ışık tutar ve bireylerin davranışlarının grup normları, roller ve durumsal faktörler tarafından nasıl şekillendirilebileceğini gösterir. Bu dinamiklerin anlaşılması, gruplar veya organizasyonlarla çalışan psikologlar ve terapistler için esastır, aynı zamanda olumlu sosyal değişimi teşvik etmek için de önemlidir.
Sonuç olarak Stanford Hapishane Deneyi, insan davranışı, araştırmada etik ve psikolojinin toplumdaki rolü hakkında tartışmalara neden olan tartışmalı ve düşündürücü bir çalışma olarak kalır. Çalışma, insan davranışını şekillendirmede sosyal rollerin ve durumsal faktörlerin gücünü göstermekle birlikte, önemli etik endişeler ve düşünceler de gündeme getirmiştir. Stanford Hapishane Deneyi'nin bulgularını ve sonuçlarını eleştirel bir şekilde inceleyerek, psikologlar ve terapistler insan davranışı ve araştırma ve uygulamada etik prensipler konusundaki anlayışlarını derinleştirebilirler.
Referanslar:
Zimbardo, P. G. (1973). On the ethics of intervention in human psychological research: With special reference to the Stanford Prison Experiment. Cognition, 2(2), 243–256. https://doi.org/10.1016/0010-0277(73)90020-7
Bağdat Psikiyatri ve Psikoterapi Klinigi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları konusunda hizmet vermek üzere Ekim 2018’de kurulmuştur. Kliniğimizde, erişkin ve, çocuk – ergen ruh sağlığı alanında çalışmalarımız sürmektedir.
Hakkımızda daha fazlasıBağdat Psikiyatri olarak psikiyatri alanında ilginizi çekebilecek birçok içerik üretiyoruz.
Bize yazın.
[email protected]